Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi
Tamamen Gerçek Hayattan Alıntı Bu Aşk Hikayesini Okurken Çok

Duygulanacak

Hüzünlenecek ve Bu Hikaye'nin Etkisinde Kalacak ve Bu Etkiyi

Üzerinizden Bir

Kaç Gün Boyunca Atamayacaksınız. Hiyakenin Konusu Bir Gençin Sonu

Ölümle

Biten Çocukluk Sevdasını Anlatıyor...



BIZIMKISI BIR ASK HIKAYESI



Sizin için ne derece önemi var bunu bilmiyorum ama ben bu satırları

yazarken

gözümden damlalar akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz lafı bana

göre

değil. Ağlamaktan hiç utanmadım,duygularım,acılarım beni boğduğu zaman

hep

ağladım.Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum ama sizlerle paylaşmak

istiyorum.Lütfen;bu satırlara bir seven olarak sahip çıkın ve lütfen

yazılı

satırlar olarak geçmeyin. Okudukça yeryüzünde insanlar neleri yaşarmış

diyeceksiniz buna eminim. Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak

babamın

tayininin çıktığı bir köye taşındık.Huzursuzdum,okulumu bir köy

okulunda

okumaktansa ,şehirde medenice okumak istiyordum.kaydımı yaptırdı babam

okula.İlkokul 4. sınıftan başladım köy okuluna.Beni bir sınıfa

verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu biliyordu ve hangi sıraya

oturmak

istiyorsan otur dedi bana.Bir kızın yanı boştu sadece oraya

oturdum.Hayatımı

adadığım,gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman tanıştım.İsmi

Altınay

idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği beni çok etkilemişti.Masmavi

gözleri,gamze yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü,yanlış yazdığım

notlarımda kendi silgisiyle defterimdeki hatayı silmesi beni o minik

yaşımda

ona bağladı.O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman ilerledikçe

onsuz

tek saniye geçiremiyordum.ya ben onlara gidip ders çalışıyor, yada o

bize

geliyordu.Mükemmel bir paylaşımcıydı.Yüreğini,sevgisini,dostluğunu daha

o

yaşta vermişti bana.İlkokulu birlikte okuduk ve aynı sırada

bitirdik.Hep

onunla hep ona biraz daha alışarak. Ortaokula geçtiğimizde ailelerimize

rica

ettik ve bizi aynı okula yazdırdılar, hatta aynı sınıfa,hatta aynı

sıraya

oturmamız için babalarımız öğretmenlere adeta yalvardılar.Başarmıştık.

Yine

aynı sıradaydık.Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki

onsuz

hayat bana huzur vermiyordu.Yaşımız olgunlaştıkça o beni,ben onu daha

çok

seviyordum.Çocukça başlayan arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü

ortaokul

yıllarımız bitmek üzereyken.Şehir merkezinde.Ailelerimiz liseye

geçtiğimiz

sırada ortak bir karar aldılar.Buna göre tek ev kiralayacak ikimiz aynı

evde

kalacaktık.Annem de bizimle kalacaktı.Allah'ım o karar bize

iletildiğinde

dakikalarca sarmaş dolaş kutlamıştık bunu.Ona aşık olmuştum.Aynı

duyguları o

da paylaşıyordu ve bunu fark eden ailelerimiz okul bittiğinde

evlendirelim

diye karar almışlardı bile.Ona tapıyordum artık.Haşa Allah'a şirk koşar

gibi

günah işlercesine seviyordum.İlk elini tuttuğumda sakın bir daha

bırakma

demiştim. Yanakları kızarmıştı,utanmış ve başını önüne !

eğmiş,gülümsemiş ve

elimi sıkı sıkı kavramıştı.Artık her gün elele tutuşup okula gidiyor

okuldan

çıkarken elele dolaşıyor geziyor öyle gidiyorduk evimize.Arada bir

elleri

terler ve her terleyişte elini elimden kurulamak için çekerdi.Bunu her

yaptığında kızar elimi bırakma diye azarlardım,hep tamam tamam diyerek

gülümser ve hızla elini avucuma sokuştururdu. Her şey harikaydı,dünya

cennet

gibiydi gözümüzde.Yıllar akıp gidiyordu mutluluk içinde.Nihayet liseyi

de

bitirmek üzereydik.karne dönemi gelmişti.Karnelerimizi aldık hiç

kırığımız

yoktu.Sevinçle sarıldık birbirimize elimi tuttu.bunu kutlamak için bir

cafeye gidip cola içerek kutlayacaktık.Okulun az ilerisinden geçen bir

çakıl

yol vardı.Her zaman toz duman içinde olurdu.çakıllarla kaplıydı.O yolun

benim ve ölürcesine sevdiğim insanın ayrılmasında bu kadar rol

oynayacağını

bilsem hiç girer miydik o yola.Neler vermezdim o yolu yürümemek için.

Eli

yine elimdeydi,ansızın elini çekti,terlemişti yine eli.Sanırım dört

adım

atmıştım.Dönüp yine azarlayacaktım.Çünkü hem elimi bırakmış,hem de

geride

kalmıştı.Dönüp baktığımda Dünya başıma yıkıldı.Sanki gök kubbenin

altında

kaldım.yerdeydi ve yüzünden kan fışkırıyordu.ne yapacağımı bilemedim

üzerine

kapandım yüzüne yapışmış saçlarını kaldırdığımda hayatımı bitiren o

görüntüyle karşılaştım.Başı kesilmiş bir tavuk gibi

çırpınıyordu.Suratına

bir taş parçası bıçak gibi saplanmıştı ve bakmaya doyamadığım mavi

gözlerinden biri akmıştı.Suratının yarısı yoktu.Hırlıyordu bana bir

şeyler

demek istiyor kanla kaplı diğer gözünü temizleyerek bana bir şeyler

demeye

çalışıyordu.Yoldan geçen bir kamyonun tekerinin altından fırlayan bir

taş

suratına saplanmıştı.Ölürcesine bir aşkı,geleceğimizi kibrit

büyüklüğünde

bir taş parçasının bitireceğini bilemezdim.Donuk donuk hiç konuşamadan

yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Ellerini tuttum kaldırdım

başını göğsüme dayadı ve elimi sıkı sıkı tuttu.Akan kan ellerimize

damlıyordu.Yoldan geçen bir araba durmuş bizi seyrediyordu,hastaneye

yetiştirelim dediğimde kanlı olduğu için almadı ve kaçtı gitti.Kimse

arabaya

almıyordu.çevreme bakıp yardım eden demekten,ona dönüp seni

seviyorum,beni

bırakma,dayan demekten başka bir şey yapamıyordum.İki dakikalık bir

çırpınıştan sonra kucağımda öldü.Cennet olan Dünya 5 dakikada cehenneme

döndü.Tam dokuz yıl oldu onu yitireli.

Kendime olan güvenimi yitirdim.Artık kimseyi sevemem,kimsede beni

sevemez

korkusundan kurtaramıyorum kendimi.Bitkisel hayatta gibiyim.Tek elimde

kalan

bu net.bu net aracılığıyla sizinle paylaşmak istedim.Yitiren,ya da ben

yitirenle paylaşmak isteyen herkese elleri terlese bile ellerimi

bırakmamaları şartıyla elimi uzattım.Dost,kardeş,arkadaş ne olursanız

olun

ama elimi bırakmayın.Size sesleniyorum, elimi bırakmayın lütfen...









Admin

Fıkralarla Gülme Zamanı | http://www.fikra.sevdaligul.com