her sene kıbrıs'a giderdim eskiden. maraş kapalı bölgesi vardır. evler kıbrıs harekatı sonrası kaçan rumların. kimse oturmuyor şimdi o bölgede-evlerde. deniz kıyısında bir ev vardı. 3 katlı-biri çatı katı. muhteşem bir evdi, bahçesinde bir süs havuzu ve tanrı heykelleri vardı. o eve bayılırdık, yaşımız 13-14 tam korku filmi yaşları yani-gerçi ben 6 yaşımdan beri izlerim ve sonuç ortada işte....
neyse, askerler nöbet tutardı çevrede. gizlice girerdik evlere, korkardık. her girdiğimizde mutlaka biri çığlık atardı gezimizin ortalarında, biz de paldır küldür dışarı atar kendimizi sonra çığlığı atan arkadaş kimse ona girişirdik.
bir gün yine girdik bu eve. sessiz, sakin aydınlık ortam. öğlen saatleri. gezerken yine bir şey oldu dışarı kaçıştık. kaçarken arkama döndüm, bir arkadaşın arkasında şapkalı bir adam gördüm ama sadece şapkayı gördüm ve alnının bir kısmını. tam arkadaşın arkasına denk gelmişti sanki. arkadaşın boyu uzundu zaten. siyah fötr bir şapka ve bir alın görebildim. bahçeden çıktık. soluklandık. ben su merkete gittim dondurma mı ne alacaktım. döndüğümde "arkadaşlar inanmayacaksınız ama ben bir adam gördüm arkamızda" dedim. ikisi gülmeye başladı, biri onlara dönüp "bakın işte bakın!" dedi. meğer bizim diğer arkadaşta mutfakta bir kadın görmüş, üzerinde hizmetçi elbisesi olan. o nedenle kaçışmışız. birbirimizin gördüklerinden haberimiz yoktu. ama ikimiz de bir şeyler gördüğümüzü iddia ediyorduk. arkadaş cidden gördü mü bilemem ama ben o şapkayı...en azından o şapkayı gördüğümden eminim. yine de bilemem tabi. belki gözleri görmediğime şükretmeliyim yalnızca. veya gözlerin olması gereken siyah derin çukuları...
Okunma : 358 // Aldığı Oy : 0 // Gönderen : Admin Oy Ver :
|